Sohbet

2024 Nov 17 19:35:37
yusuf35: Ziya Uğur - Hacı Bayram-ı Veli 2017 - 320 Kbps + Flac Kalite Eklendi   TIKLA

2024 Nov 10 23:45:06
yusuf35: Mustafa Aksoy - Hep Birşeyler Var 2005 - 320 Kbps + Wav Olarak Eklenmiştir...  TIKLA

2024 Nov 06 07:14:02
yusuf35: Mustafa Özoruç - Sarmaşık 1993 - 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir  TIKLA

2024 Nov 04 13:27:25
yusuf35: Ozan Yusuf Polatoğlu - Beyaz Hüzün 2010 - 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir  TIKLA

2024 Nov 03 12:14:32
yusuf35: Berk Özbek - Türkiye'nin Tenoru'ndan İlahiler 2024 - 320 Kbps + Flac Eklendi  TIKLA

Welcome to Ilahi-Ezgi - Manevi Dünyanız. Please login or sign up.

22 Kasım 2024, 18:40:22

Login with username, password and session length

Üye
  • Toplam Üye: 4,298
  • Latest: mdeniz
İstatistikler
  • Toplam İleti: 118,458
  • Toplam Konu: 13,897
  • Online today: 585
  • Online ever: 2,613
  • (21 Ocak 2020, 20:27:20)
Çevrimiçi Üyeler
Users: 6
Guests: 327
Total: 333

En Son Konular

Bedirhan Gökçe - Başım Gözüm Üstüne 2005

Başlatan YasarAmca, 29 Nisan 2009, 02:34:09

« önceki - sonraki »

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Bedirhan Gökçe - Başım Gözüm Üstüne 2005 - 320 Kbps + Wav
9 / 00:00:55:11 / 126,33 MB - 557,01 MB





Bedirhan Gökçe - Başım Gözüm Üstüne 2005 - 320 Kbp - Wav (9 / 55:11)
--------------------------------------------------------------------------------------------

Bedirhan Gökçe - 01 Başım Gözüm Üstüne  05:33
Bedirhan Gökçe - 02 Zigon Sehpa  05:05
Bedirhan Gökçe - 03 Annem  08:22
Bedirhan Gökçe - 04 Bu Gece  05:01
Bedirhan Gökçe - 05 Farkında Mısın  08:03
Bedirhan Gökçe - 06 Sol Yanım  05:04
Bedirhan Gökçe - 07 Zilan  06:45
Bedirhan Gökçe - 08 Almanya Mektubu  04:21
Bedirhan Gökçe - 09 Felluce (CD EXTRA)  06:52

[hide thanked=1]

Bedirhan Gökçe - Başım Gözüm Üstüne 2005 - 320 Kbps




Bedirhan Gökçe - Başım Gözüm Üstüne 2005 - Wav




Bedirhan Gökçe - Başım Gözüm Üstüne 2005 - Flac


[/hide]

Teşekkürler
Ama Link Kırık Tekrar Rapide Upload Edilebilir mi?


tesekkür ederim emeginizden dolayi...

teşekkürler
BİTMEYEN SEVDAMSIN YA HZ.MUHAMMED S.A.V.


allahraziolsun
halka hizmet.hakka hizmettir

Paylaşım için Allah (c.c) razı olsun..


ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık

razı olsun.

Gizli linklerin nasıl açılacağını öğrenmek için tıklayınız...







ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık


Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...


Alıntı yapılan: HARUN - 20 Kasım 2019, 12:33:37
flac kalite eklendi...

ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık




Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.


BAŞIM GÖZÜM ÜSTÜNE
senden başka yar bilmem
ömür boyu gözüme bak de yeter
bakarım başım gözüm üstüne
ister aşk denizine ister hicran gölüne
ak de yeter akarım başım gözüm üstüne
yılda bir olsa bile seviyorum de hele
senden gelmişse eğer sefadır bana çile
yalnız kalbimi değil koca dünyayı yak de yeter
yakarım başım gözüm üstüne
yeterki sen bekle de hiç kalır sabır taşı
küçük bir umut bile olur gönül yoldaşı
razıyım ömür boyu gözyaşı dök de yeter
dökerim başım gözüm üstüne
seni bu kadar sevmek yalnız benim günahım
hiç şikayet ettim mi bir gün çıktımı ahım
bir elimde yüreğim bir elimde silahım
sık de yeter sıkarım başım gözüm üstüne
biliyorum biliyorum
bu aşkın yalnız sensin galibi
her derdine razıyım çıkmasın tek talibi
varsın yağmur yağmasın
sen iste şimşek gibi çak de yeter
çakarım başım gözüm üstüne
tek söz etmem bu sevda vursa beni her yandan
tanrım beni korusun benden bıktığın andan
ne kadar sevsem bile
bir gün olsun dünyamdan çık desen
çıkarım başım gözüm üstüne
biliyorum sevgilim gönlümde yerin gurbet
ister sılaya çağır ister hergün sürgün et
sen mutlu ol birtanem
ben ömür boyu hasret çek de yeter çekerim
başım gözüm üstüne...

ZİGON SEHPA
Bugün ordaydım,
Aynı yerde aynı evde.
Aynı kapıdan girdim içeri,
Tesadüf bu ya,
Aynı anahtar kalmış bende.
Sandalyede yeleğini unutmuşsun,
Masada kahkahanı,mutfakta bardağını,
Salon da duruşunu unutmuşsun.
Sonra yan odada hıçkırığını,
Koridorda göz yaşlarını
Kapı da çarpıp çıkışını unutmuşsun.
Bir çiçeğin zehri düşmüş

Zigon sehpaya,
Bir rujunun rengi düşmüş oval aynaya,
O kavgadan arta kalan kırık vazoyla,
İkimizin kalbi düşmüş tozlu balkona.
Duvarda ki resmin de gülüşün kalmış
Son içtiğin fincan da dudak izlerin
Portmantonun yanın da gidişin
Kapı da bıraktığın ayak izlerin kalmış.
Yastığının üstün de saçını buldum
Posta kutusun da mektuplarını,
Teypte dinlediğin şarkını buldum
O hicaz da kalmış göz yaşlarını.
Yazan böyle yazmış demek ki
Nasıl da anlam buldu
Sen olmayınca.
Ne eyleyim köşkü ne eyleyim sarayı
için de salınan YAR olmayınca

ANNEM
Ne tez ellerini üzdün (çektin) dünyadan,
Balanı tek goyup hara (nereye)getdin sen?
Nece (nasıl) yoh olurmuş bir anda insan,
Ele bil dünyada heç yoh imişsen.

Güneş gurup etdi...otag garaldı,
Bir anda yoh oldun sen hayal kimi.
İndi düşünürem: senden ne galdı,
Könlümde hatiran gara hal kimi.

Meni boya başa yetirdin, ana,
Bize borçlu bildik her zaman seni,
Sen meni dünyaya getirdin, ana,
Mense yola saldım dünyadan seni.

Sen mene beşikde laylay (ninni) çalmışsan
Bugün laylay çalım sene men de mi?
Senin şirin şirin laylaylarını
Men sene gaytarım (iade edeyim) cenazende mi?

"Yuhun (uykun) şirin olsun" deyirdin mene,
"Yuhun şirin olsun" deyim mi sene?
Gerek men başına dönem dolanam,
Meni hayat üçün
Yatıran anam.
Söyle ölümçün
Nece yatırım
Seni men bugün?

Bu nece dünyadır, anlamıram men,
Cilvesi cürbecür(çeşit çeşit), rengi cürbecür
Dünen nefesiyle seni isiden
Bugün buza dönüp, daşa dönüptür.

Bu nece dünyadır
İnsan oğlunun
Hayali göğdedir, özü yerdedir,
Sağ iken çiyninde (omuzunda) hayatın yükü,
Ölende cesedi çiyinlerdedir...
Bu nece dünyadır, bu nece dünya,
Ölümü hagigat, hayatı rö'ya.

Derdimin gamımın sendin ortağı.
Niye üz dönderdin, bes niye menden?
"Derdin mene gelsin!" deyerdin ahı.
Niye derd caladın (ekledin) derdime bes sen?...

Anam heçkes (hiç kimse) seni incitmemişdir.
Men seni,
men seni inciden gader.
İndi kime açım derdimi bir bir,
Kim menim derdime yanar sen gader?

Evin her küncünde (köşesinde)  görünür yerin.
Gözüm ahtarcıdır (arayıcıdır), ana ay ana,
"Nenem hanı?" deyir körpe Azer'in,
Men ne cevap verim ona, ay ana?
Bilmirem, bilmirem bu ölüm nedir.
Hayat var iken?
Nefesin, ay anam, hele evdedir,
Özün yer altında daşa dönmüsen,
Bugün yeddin oldu...
Anam yeddi gün,
Bizimle beraber ağlar otaglar.
Sene,
yalnız sene,
sene demekçün
Könlümde ne gader menim sözüm var.

"Kimleri çağırag bugün yeddine?"
Halalar, bacılar soruşur menden.
Anamdan soruşag, o biler deye,
Senin otagına üz tuturam men.

Anam, tapşırıldın ana torpağa,
Bu ölüm, sineme çekdi dağ menim.
Sen menim arhamda benzerdin dağa,
Ele bil arhamdan uçdu dağ menim.

Gızımın adıdır senin öz adın.
Bu da göz dağıdır mene bugün de.
Son defa sen mene bahıp ağladın,
Suretim mezara getdi gözünde...

Ömrü başa vurdun altmış yaşında,
Altmışın üstünde durup yaşın da.
Artıg senin üçün dayanan (duran) zaman
Menimçün dolanır...
Gün olur ahşam
Vaht keçir (vakit geçtikçe), sen menden uzaglaşırsan,
Men sene günbegün yahınlaşıram.

BU GECE
Benim gözümde bir hiçsin artık
Nefretim aşkımı aştı bu gece.
Bugünkü sözlerin söz müydü artık?
Son sözün sabrımı aştı bu gece.

Kolayca bitsin bu diyemedin de,
Salladın savurdun basiretsizce.
Hiç mi ders almadın onca gezdik de?
Yağmurun rahmeti aştı bu gece.

Yürümeyen neydi, ilişkimiz mi?
'Günüm sensiz bomboş' deyişimiz mi?
'Sensiz yaşayamam' çelişkimiz mi?
Yalanın doğrunu aştı bu gece.

Evlenmek hayali kapımda idi,
Giriş kat evimin boyası yeni,
Mobilyan, takımın alınmış idi,
Vuslatım tadını aştı bu gece.

Yemedim yedirdim ne varsa sana,
Üç kuruşum olsa verirdim daha,
Memurdum, yoksuldum hatırlasana,
Hafızam haddini aştı bu gece.

Ayakların donmuş, üşümüştün de,
Gece yatamamış üzülmüştüm de,
Bir ay oruç tutup yememiştim de,
O çizmen boyunu aştı bu gece.

Yapılan söylenmez, gelmezmiş dile,
Allahtan beklenir kul bilmese de,
Kızgınlığım buna sebep ise de,
Sabrım miadını aştı bu gece.

Onca gez toz benimle, seviyorum de,
Sonra git nişnalan bir de ona de,
Şerefsizlik değil, nedir bu söyle?
Küfrüm edebimi aştı bu gece.

Sana son bir sözüm, nasihatim var,
Aldığım ahlakla bir terbiyem var,
Seni doğuran ana, deyip geçmek var,
Saygım adabımı tuttu bu gece.
Gönlümün romanı bitti bu gece.
Hangisine yansam şimdi gün gece?
Ömrümden beş yıl gitti bu gece

FARKINDA MISIN
Son günlerde ne kadar da aciz kaldık
Bize ait cümleler kurmaktan
Bırak seni seviyorum demeyi,
Bir günaydını bile çok görür olduk birbirimize.
Tükenen sevgimiz mi,
Yoksa, yoksa dilimiz mi varmıyor?
Ne sen bana iyi misin diyorsun,
Ne ben sana günaydın.
Farkında mısın, ağzımızı bıçak açmıyor.
Sebepsiz değil yavan kelimelere başvurmamız,
Saçlarını bile taramıyorsun eskisi gibi.
Benimse içimden gelmiyor tıraş olmak.
Eskiden daha zili çalmadan açardın kapıyı.
Kokunu ta aşağılardan duydum derdin,
Özledim derdin,
Kısar gözlerini, ya sen ya sen derdin.
Öylece sarılıp kalırdık kapı eşiğinde.
Kaç gecedir koltuğun bir kenarında uyuyup kalıyorum.
Öyle arttı ki üstelik son günlerde romatizmalarım.
Adeta kar yağıyor geceleri sol omzuma.
Sana ilaçlarımın yerini korkudan soramıyorum.
Ya cevap vermezsen,
Ya git kendin al dersen.
Korkuyorum işte,
Sevginin tükendiğini bilmekten korkuyorum.
Dün, ilk defa kahvaltı etmişsin beni kaldırmadan.
İlk defa çayı dün soğuk ve şekersiz içtim.
Kaç zamandır adımla seslenmiyorsun bana
Bir tabloyu meydana getiren iki unsur gibiyiz.
Senin vurdumduymazlığını benim aksiliğim tamamlıyor.
Sen ayrı odadan kalkıyorsun, ben ta uçtaki odadan.
Bir suçlu gibi öne eğip başımızı,
Öylece geçiyoruz yanından birbirimizin.
Hiç umursamadan!
Yok yok bu böyle olmayacak.
Ya sen aç kıza telefon, ya ben
Bu böyle olmayacak.
İstersen oğlanları sen ara,
Onlar seni daha bir severler.
Kısaca ya ben gideyim, ya sen
Belki de bir zaman ayrı kalırsak,
Kim bilir belki de özleriz birbirimizi.
Bu günleri hiç düşünmeden,
O hoyrat, o pervasızca harcadığımız,
Aşkımıza nasıl muhtacım şimdi, nasıl! Bilemezsin.
Olsun, bir müddet yemeği dışarıda yerim.
İlaçlarımı masanın üstüne geceden dizerim.
Parmağıma ip bağlarım falan.
Ya da istersen ben gideyim.
Gideyim de nereye.
Galiba yaşlanmamalı insan.
Şuç erkek veya kadın olmakta değil,
Suç dediğim gibi o hoyratça harcadığımız yılların bir bedeli olmalı.
Nerede sabahları cama vuran kuşlarımız nerede saksıdaki çiçeğin yaprakları nerede o sevgimiz nerede saygımız
Yok oldu o eski aşkımız farkında mısın artık iki yabancıyız
Dün o filmi seyrederken ağladığını gördüm
Sanma ki fark etmedim.
Sanki ikimizin son dönemi.
Ne kadar açığa vursak da öfkemizi,
Gem vuramasak da alışkanlıklarımıza.
Demek ki bazı şeylerin çok geç anlaşılıyormuş değeri.
Bir ara gözüm takıldı, saçlarına karışmış akların.
Benimse kış çoktan oturmuştu şakaklarıma.
Hatırlar mısın ilk yemeğe çıktığımız günü,
Nasıl da elim ayağıma dolaşmıştı hani, hatırlar mısın,
Bir mecal kalırcasına güldüğünü,
Şimdi ise bak yüreğimiz bir mecal.
Dağ başı yalnızlıklarına mahkum ettik birbirimizi.
Ne zaman biter bu suskunluğumuz bilmem.
Ya bir ölüm anı çığlığıyla,
Sahi ben ölürsem ağlar mısın?
Bana, bana hiç sorma.
Düşünmek bile acıtıyor içimi.
Cam kesiği ağrılara gark oluyorum.
Hem benim bildiğim önce erkekler ölür.
O zaman da sen, o zaman da sen kalacaksın yapayalnız.
Ne yapar ne edersin bu koca şehirde.
Kim getirir her sabah o çok sevdiğin taze fırın ekmeğini.
Kim sular bahçeyi,
Kim budar yediverenlerini.
Ve kim koyar sen daha uyanmadan yastığına o en güzel güllerini
Zor değil mi?
Yaşamın en zor tarafı işte.
Kolay değil alışkanlıklardan bir an için vazgeçmek.
Zaten, zaten benim tek alışkanlığım da sensin.
Yok, yok senden vazgeçemem.
Zaten benim bildiğim,
Erkekler özür dilemeli ilk,
Galiba daha bir yakışıyor seni seviyorum demek erkeğe.
Yok yok, bu sabah kalkınca,
İlk işim sana sarılıp ve hiç yüksünmeden,
Ve kırgınlığı bir yana atıp,
Seni seviyorum demeliyim.
Seni seviyorum günaydın demeliyim.
Günaydın bir tanem,
Seni çok seviyorum.
Canım karım günaydın
Nerede sabahları cama vuran kuşlarımız nerede saksıdaki çiçeğin yaprakları nerede o sevgimiz nerede saygımız
Yok oldu o eski aşkımız farkında mısın artık iki yabancıyız
Yine de seni çok seviyorum ve senden vazgeçemiyorum..

SOL YANIM
Merhaba anne, yine ben geldim
Merak etme okuldan çıktım da geldim.
Anneler de babalar gibi merak eder mi bilmiyorum ama,
Ali "okula gitmezsem annem çok kızar merak eder" demişti de onun için söylüyorum.
Geçen hafta öğretmen sağ elimde sarımsak,
sol elimde soğan dedirte dedirte
Öğretti sağımı solumu.
Ben biliyorum artık anne, sağım neresi solum neresi,
Ağrıyan yanımın neresi olduğunu şimdi iyi biliyorum anne...
Hani geçen geldiğimde, şuram acıyor, şuram işte demiştim de,
Bir türlü söyleyememiştim ya acıyan yanımı anne,
Bak şimdi söylüyorum.
Şuram işte sol yanım çok acıyor anne,
Hem de her gün acıyor anne, her gün...
Dün sabah annesi Ayşe'nin saçlarını örmüştü.
Elinden tutup okula getirdi.
Yakası da danteldi. Zil çalınca öptü, hadi yavrum sınıfa dedi...
Bende ağladım... Ağladım işte utanmadım.
Öğretmen ne oldu dedi. Düştüm dizim çok acıyor dedim.
Yalan söyledim anne,
Dizim acımıyordu ama, sol yanım çok acıyordu anne!
Bu gün bende saçım örülsün istedim.
Babam ördü ama onunki gibi olmadı.
Dantel yaka istedim, babam ben bilmem ki kızım dedi
Bari okula sen götür dedim.
Kızım iş dedi. Bende bana ne dedim ağladım.
Kızım ekmek dedi babam.
Sustum ama , okula giderken yine ağladım anne.
Ha bide sol yanım yine çok acıdı anne...
Herkesin çorapları bembeyaz, benimkiler gri gibi.
Zeynep "annem beyazlara renkli çamaşır katmadan yıkıyormuş" dedi.
Babam hepsini birlikte yıkıyor,
babam çamaşır yıkamasını bilmiyor mu anne?
Of babam, her gün domates peynir koyuyor beslenmeme.
Üzülmesin diye söylemiyorum ama,
Arkadaşlarım her gün kurabiye, börek, pasta getiriyor.
E biliyorum babam pasta yapmasını bilmez anne.
Hava kararıyor, ben gideyim anne,
Babam bilmiyor kaçıp kaçıp sana geldiğimi?
Duyarsa kızmaz ama, çok üzülür biliyorum.
Kim bozuyor toprağını, çiçeklerini kim koparıyor!
izin verme anne, ne olur toprağına el sürdürme!
Eve gidince aklıma geliyor, bide bunun için ağlıyorum anne.
Bak kavanoz yanımda, toprağından bir avuç daha alayım.
Biliyor musun anne, her gelişimde aldığım topraklarını,
Şu kavanozda biriktirdim,
üzerine de resmini yapıştırıp baş ucuma koydum.
Her sabah onu öpüyor, kokluyorum.
Kimseye söyleme ama anne, bazen de konuşuyorum onunla.
Ne yapayım seni çok özlüyorum anne.
Ha unutmadan! Öğretmen yarın
anneyi anlatan bir yazı yazacaksınız dedi.
Ben babama yazdıracağım,
öğretmen anlarsa çok kızar ama, bana ne,
Kızarsa kızsın. Ben seni hiç görmedim ki, neyi nasıl anlatacağım anne,
Senin adın geçince, sol yanım acıyor anne, Hiçbir şey yutamıyorum.

Bazen de dayanamayıp ağlıyorum. Kağıda da böyle yazamam ya anne.
Ben gidiyorum anne, Toprağını öpeyim, sende rüyama gel beni öp,
Mutlaka gel anne. Sen rüyama gelmeyince,
sol yanımın acısıyla uyanıyorum anne
Sol yanım açıyor anne. İşte tam şurası,
Sol yanım... Çok acıyor anne.
Seni çok özledim, çok...anne...

ZİLAN
Bu kara yazgıdır Zilan;
Topraksız olmak, yetim kalmak yetmezmiş kimin
Sensiz de olmak kara yazgıdır kurban...
Bilisen
Kaç gece kaç gündüz adını sayıklamışam
İçimden atamamışam
Köçelerde yolunu gözlemişem
El etmişem, işmar etmişem
Sen gülmüş geçmişsen Zilan...
Ne zaman büyümüşsen farketmemişem
Ne zaman ellerin büyümüş
Ne zaman gözlerin büyümüş
Ne zaman bürünmüşsen kara çarşafa
Bir gözlerin görmüşem ceylan kimin vurulmuşam.
Sen gülmüş geçmişsen Zilan...
Daracık köçelere sığmamış sevdam
Seni Halilrahman'da sormuşam Anzılha'da
Urfa kalasında Nemrut köşküne adını kazımışam
Sen gülmüş geçmişsen Zilan...
Şimdi gelin olisen telli duvaklı
Yine gülü misen biye?
Kara Şar'dan gelen deli oğlan deyi misen?
Sevdanı içime gömdüm bilesen
Bu kentin hampara taşlarına sır sakladım.
Üç kuruşluk başlık parasına değer miydi Zilan...
Bilirem dahlin yoktur bu işde.
Töreler böyle demiş, yazgılar böyle çizmiş.
Kim karşı gelmiş ki sen de gelesen.
Atalar boynumuz kıldan incedir demiş...

Her şafak seninle sökerdi Zilan.
Sıcak yaz geceleri seninle eserdi.
Ben siye şiirler okurdum.
Sen biye Urfa türkülerini...
Yediveren gülleri kimin açılırdın baharla
Karakoyun deresinden çiçekler getirirdin.
Önceleri inanmamıştım sevdiğine.
Fakat anladım zamanla.
Seni yitirmek kor kimin yaktı yüreğimi;
Acımı anla...
Kar ender yağardı Urfa'ya
Sevdamız yağan kar kimin aktı.
Hatırlı misen bir de tutkumuz
Yağmurda "çömçe gelin" oynamaktı...
Şimdi sen mi gelin olisen Zilan?
Sevgin bir yanda Töreler diğer yanda
Duydum ki "KUMA" olmişsen
Akar suda saman çöpü gibi çaresiz
Ve de köle kimin itaatkar, sessiz gidisen
Oldu mu ya?...
Kaçıncı asrını yaşamakta Harran'da toprak?
Bu kenti terkediyem Zilan.
Anzılha'da kutsal balıklar şahidim olsun ki,
Bu kenti terkediyem...
Yasak mayın tarlalarını,
Kaçakda kol verenleri,
Can verenleri terkediyem...
Efsunlu akrepleri, çıyanları
Urfa kalasında kenetlenen efsane şahmaranı
Kümbetlerde barınan sahipsiz insanları, terkediyem.
Körpecik bedenine uzanan hoyrat elleri itmediğin için
Yıllardır söylenen ninniyi yazgı bellidiğin için
Bu kenti terkediyem...
Bu sana son satırlarım Zilan...
Biliyem unutacaksan beni.
"Unutmam" deme biye
Davullar uranda unutmalısan.
Yoksa nasıl yaşayabilir insan...

Hani ağaçları çiçek açardı ya
Hani Urfa divanı çalınırdı sıra gecelerinde.
İşte ben
Her çiçek açanda nar ağaçları
Ve söylenende Urfatürküleri
Seni ve gülüşünü hatırlayacağam...
Bundan böyle cigaramda dumansın
Kaçak tütünden sarılmış...
Her içime çekişde ağun yakacak beni.
Kendini düşünmedin, beni düşünmedin
Sevdanı düşünmedin, çocuklarını düşün.
Seni tutsak, beni esrik eden töreler;
Çocuklarını da yakacak bir gün...
Bu kara yazgı değildir ZİLAN...
Topraksız olmak, yetim kalmak yetmezmiş kimin
Sensiz olmak da kara yazgı değildir kurban...
Bu çağlar boyu insanları kul eden
Bağnazlıktır ki, yıkılacak.
Bilisen ZİLAN.
Sen görmesen de
Ben görmesem de
Ceylan gözlü çocukların görecek ZİLAN...

ALMANYA MEKTUBU
Mektubun yenice geçti elime,
Selamını duymak yeteyo gardaş,
Dağ başı bi çaruk esküttüğümüz,
Boz dağlar gözümde tüteyo gardaş.

Gardaş, Hambırgın yolları asfalt,
Adamların kafaları sıfır nımara tıraşlı,
Afyon içiciler, itle, manyakla,
Turken raus, Turken raus diye bağırıyorlar.

Heh...Ulen noldu da değişti devran.
Çok deel,
Yirmibeş otuç yıl önce bizi bandoynan karşıladılar,
Bunca yıl gavurun pisliğiynen uğraş,
Sonra sana düşman gibi baksınlar,
Ataş verip, düneğini yaksınlar,
Adamanın ağarına gidiyor gardaş.

Gardaş, vaktı geçmiş Alamanyanın,
İrecebe söle, havas itmesin,
İneğini, danasını neyin satmasın,
Gavurun parası kıymetli emme,
İliğini sömürüyo adamın.

Kel Musanın Abdıllayı bildin mi?
Böyük kız gavura kaçtı diyolar,
Adı Hans mıymış neymiş,
Sarı bir oğlan.
Abdılla düştükçe düştü diyolar.

Hayat bu gavırın sürdüğü hayat.
Bizimkisi gün tüketmek neydecen.

Onlar gibi yaşamaya kaktın mı,
Kendinden öteye düşünmeyecen.

Bizim pavlikada bir alman var. Glaus,
Çok eyi gardaşım olsun.
Bazı iş çıkışı bize geleyyo,
Yemek sarımsaklıysa yemeyyo.
Yemekte sarımsak olmaz mı gardaş?

Bazı gıcık almanlar çıkeyyo,
Sırtını döneyyo, burun bükeyyo,
Diyo hör Türk, siz çok kötü kokeyyo,
Çöpçü... Gül kokacak değil ya gardaş

Bu Almanlar çok acayip bir millet,
Yere tükürene bağırıyorla,
Heh... Yetmeyyo, polizay çağırıyo,
Adamın gülesi geleyyo...

Gardaş, bir mercedes aldım, kırmızı,
Gayri tufalete yayan gitme yok,
Çatlasın elleme mıhtarın kızı,
Eee...
Başı göğe erdi gedesalihle evlendi de haspam.
Er yerine gomazdı bizi,

Orda ne va, ne yok,
havalar nasıl
Ekinler, koyunlar, kuzular nasıl?
Sen nasılsın Muhammed, Fadime nasıl?
Selamı selama eklerim gardaş,
Tez elden bi cüvap beklerim gardaş...

FELLUCE
Medeniyetin Felluce çağındayım.
Ne tarafa dönsem kan,
Baba uyan,
Ey uyuyan dünya uyan.
Çocuğundur artık kanayan.
Baba uyan, uyandır kardeşimi,
Kim bizi postallar altında ezen?
Bizi kirleten kim?
Saçından sürüklenen kardeşim nerede?
Nerde kayarken dilek tuttuğum yıldızlar.
Kirpiklerime yağan sabah güneşi.
Elimi uzattığımda dokunduğum gökyüzü, nerede?
Nerede, her hafta pazara giderken
Sımsıkı tutunduğum o nasırlı ellerin?
Rahmet mi bu yağan baba?
Yoksa azap mı?
Sanki bir kapı açılıyor düşümde,
Masalımın ilk çağından,
Kör bir kuyuya düşüyorum.
Güneşin imparatorluğundan,
Karanlığın zaferi çıkıyor karşıma.
Yarım kalan düşlerimde.
Masal yüzlü bebekler ağlıyor hala.
Filistin duvarında,
Çocuğuna sarılan bir baba,
Kudurmuş bir işgali,
Dünyanın beynine kazıyor.
Necef de, Bağdat da, Çeçenya da,
Bir çağ yanıyor baba,
Bir çağ yanıyor ve bir kez daha yıkılıyorum.
Ve bir kez daha adım kanlarla
Zulmün kitabına yazılıyor.
Böyle mi olmalıydı baba.
Bükülmeyen bileyin,
Taşlarla kırılmalı.
Adın teröriste çıkmalıydı.
Senin katilin aklanmalı.
Bir imparatorluğun
Nazar boncuğu Mostar, yıkılmalıydı,
Böyle olmamalıydı baba.
Böyle olmamalıydı,
İşgale karşı koymanın bedeli
Senin kapanan gözlerini seyretmek,
Olmamalıydı.
Baba uyan, ne olur uyan
Evladındır artık kanayan.
Haçlı seferlerinde hep,
Hep ben ölmeliydim öyle mi?
Doğudan, batıya,
Her mezara kendimi gömmeliydim.
Böyle miydi baba?
Oysa Tuna nehri kadar özgürlüktüm ben,
Dicleydim, Fırattım vatandım ben.
Bir avuç su, bir karış toprak,
Değildim ben.
Baba ne kaldı şimdi Felluce den?
O da yanıyor şimdi, Musul gibi,
Kerkük gibi, Filistin gibi.
Yanıyor sapan taşlarının,
suskun dilindeki ateşten.
Kimin olursa olsun artık,
Bu kanlı zafer.
Adını kim koyarsa koysun bu zalim çağın.
Eğer camide vuruyorlarsa yaralı bir babayı camiden.
Bu zulme alkış tutan,
Bu zulme sessiz kalan,
Herkes utansın.
Baba uyan, evladındır şimdi kanayan.
Ey bana büyük, kainata küçük dünya,
Sen yabancı değilsin çocuk ölümlerine,
Ana yüreğinin böyle göğüsten sökülmesine,
Şahitliğin taa Kızılderili kabuslarından.
Çok ağladığın olmuş zenci kölelerin,
Zincirli bembeyaz ellerine.
Sen onları da kurtaramamışsın ya.
Eyvah! Eyvah!
Şimdi, şimdi ne Mescid-i Aksa,
Ne Süleyman mabedi,
Hatırla,
Alnından vurulan Ramazan'ı
Bayrama yetişemedi.
Şu kan kusan ağzında,
Bayat bir şekeri bile çiğneyemedin.
Uyan baba, baba uyan!

Alıntı yapılan: HARUN - 06 Ağustos 2021, 16:32:31
Wav Kalite Eklenmiştir. Cd Paylaşım İçin Gelgit'e Teşekkürler.
ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık

TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022