Sohbet

2024 Nov 17 19:35:37
yusuf35: Ziya Uğur - Hacı Bayram-ı Veli 2017 - 320 Kbps + Flac Kalite Eklendi   TIKLA

2024 Nov 10 23:45:06
yusuf35: Mustafa Aksoy - Hep Birşeyler Var 2005 - 320 Kbps + Wav Olarak Eklenmiştir...  TIKLA

2024 Nov 06 07:14:02
yusuf35: Mustafa Özoruç - Sarmaşık 1993 - 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir  TIKLA

2024 Nov 04 13:27:25
yusuf35: Ozan Yusuf Polatoğlu - Beyaz Hüzün 2010 - 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir  TIKLA

2024 Nov 03 12:14:32
yusuf35: Berk Özbek - Türkiye'nin Tenoru'ndan İlahiler 2024 - 320 Kbps + Flac Eklendi  TIKLA

Welcome to Ilahi-Ezgi - Manevi Dünyanız. Please login or sign up.

22 Kasım 2024, 19:59:15

Login with username, password and session length

Üye
  • Toplam Üye: 4,298
  • Latest: mdeniz
İstatistikler
  • Toplam İleti: 118,458
  • Toplam Konu: 13,897
  • Online today: 746
  • Online ever: 2,613
  • (21 Ocak 2020, 20:27:20)
Çevrimiçi Üyeler
Users: 5
Guests: 664
Total: 669

En Son Konular

Mustafa CİHAT BİYOGRAFİ

Başlatan Güllere Sevdalı, 25 Mart 2013, 17:51:46

« önceki - sonraki »

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

25 Mart 2013, 17:51:46 Last Edit: 30 Mayıs 2014, 03:57:30 by -hákán- •


76 kışının 19 kasımında bir Cuma akşamı açmışım gözlerimi dünyaya. İnsanların korkudan evlerinin pencerelerini sıkı sıkı perdelediği, evlatlarını uğurlarken sıkı sıkı tembihlediği, sağ salim eve dönmeleri için el açıp dua ettiği bir zamanda. Tedirginliğin insanların hep yanında olduğu bir dönemde merhaba demiştim dünyaya.
Elbette dünyaya gelişim birilerinin hasretle ümit ettiği ve bir yerleri kurtarması için beklenen bir kahraman gelişi değildi. Sade bir Anadolu evinde Kılıç ailesinin ümitlerinin karşılığı herkesin yaşayabileceği kadar bir mutluluk anı sadece. Evin en küçüğü, diğer 3 kardeşinin arkadaşlarına bizim bir kardeşimiz daha oldu diyecekleri kadar sade ve sevinçli bir haber.
Babam ismimi doğmadan önce koymuş. Allah bir erkek evlat verirse adı Mustafa Cihat olsun adının adamı olsun demiş.
Çocukluğum her çocuk gibi oyunlarla ve oynayacağımız yeni oyunların hayalleriyle geçti. Belki tek farkım her şeyin çok kıymetli olduğu ve kıymetinin bilindiği bir devrin çocuğu olmamdı. Mahallede plastik topu olanın tüm oyunları ve kurallarını belirlediği, top oynarken plastik kramponu olanın takım kaptanı olduğu zamanlardı. Her şey azdı kıymetliydi, farklıydı ama çok tatlıydı.
Çabucak geçen yıllar ve ilk okul. Yahu Cihat maşallah görmeyeli kocaman adam olmuşsun sen be diyen babamın arkadaşlarını hep sevdim.
Ortaokul imam hatibe yazılıp okul bahçesinde, beyaz gömlek, lacivert bir ceket, gri pantolon, ağabeyimden kalan bordo kravatla ve elimdeki kitaplarla girdiğim o ilk gün babamın arkadaşları haklı ben artık büyüdümdedim. Artık bundan sonra bende kravat takıcam. Ceket giyicem boyumdan büyük laflar edicem.
Ortaokulda uslu bir öğrenci olduğumu söylerlerdi hep hocalar, sorulduğunda cevap veren az konuşan çok dinleyen bir öğrenci. Lisede ise tam tersi çok konuşan dinlemeyen sorulmasa da her şeye karşı cevap veren bir öğrenci.
Lisede geçen 3 yıl geleceğimi yönlendirdi demeliyim. Bağlılık, sadakat, kardeşlik, idealler, hayaller ve daha bir çok erdem. Daha düşmeden koluma giriverecek ağabeyler, dostlar tanıdım. Her sorunun bir cevabı vardı. Ve hepsinin cevabını öğrenmek için hep sordum tereddütsüz ve şüphesiz cevaplar aldım ve onlara sıkıca sarıldım. Bana sorulursa aynen cevaplamak için.
Lise sona geldiğimde abi olmanın tadıyla ve heyecanıyla daha bir başka konuşmaya başladım. Bu konuşmalar biraz yüksek sesli olsa gerek değerli bir abim bana radyo kurduk orada program yapacaksın dedi. Cevabımı dinlemeden bunu söz saydı. Ve radyoda program yapmaya başladım. Bu arada bir müzik grubumuzda vardı. Bizim saydığımız sahiplendiğimiz ezgileri söylemeye dinletmeye çalıştık anlatan ve dinleyen olmasa da.
Hızlı geçen günler ve yıllar bana iltimas yapmadı yoluna durmadan devam etti. Antalya da geçen 5 yılda hayatın önemli virajlarından geçtim. Radyo ve müzik hep ilgimi tazeledi. Anlatmak istediklerimi konuşarak anlatmaktan daha güzeldi müzikle anlatmak. 93 yılında kendimde fark ettiğim Mevla'nın bana bahşettiği ilham, sözlere ve melodilere döküldü. Antalya da kurduğumuz müzik grubu ile de bestelerimizi okumaya derdimizi anlatmaya çalıştık.
Ve 97 'de hayatımın en önemli teklifini duymak nasip oldu. Can dost Eşraf Ziya soğuk bir kış günü bana Cihat gel senle İstanbul da bir müzik firması kuralım dediğinde artık beklenen zamanın geldiğini fark ettim. Artık söylediklerim yazdıklarım konuştuklarım sadece bende kalmayacak aynı düşündüğümüz insanlarla ortak sözümüzü olacak dedim. Ve 98 'de Marmara Müzik adı altında, can dost Eşref Ziya abimle sesimizi duyurma adına bir fırsat yakalamış olduk.
Gelinen bu günde, en azından bir dostla, hayatın herhangi bir yerinde olmak, onunla her şeyi paylaşmak, ideallerimizi inancımızı onunla beraber diri tutmak, duayla, sabırla, inançla, vefayla, sadakatle ve ille de şükürle olmak yakışır bana ve herkese..
Allah'a Yönel

28 Mayıs 2020, 16:21:09 #1 Last Edit: 28 Mayıs 2020, 18:31:53 by ene
Bizim de suallerimiz var:

Marmara müzikle neden devam etmedi? "Artık söylediklerim yazdıklarım konuştuklarım sadece bende kalmayacak aynı düşündüğümüz insanlarla ortak sözümüzü olacak" değil mi artık?

En en en sormak istediğim "Emri Olur" eserini, adaşı olan malum ŞARKICI'ya neden verdiği? Kendi değerlerine sahip olmayan birisine yani?
Şimdi son albüm kapağını gördüm, bu ŞARKICI'nın stüdyosundan çıkmış. Marmara müzik'e , Diyanet yayınlarına ne oldu ki?

Twitter veya face hesabım yok ancak geçenlerde bir şeyler ararken kendisinin sayfasında malum adaşıyla olan resminin altına birisi " Bu resmi gördükçe dinleyesim gelmiyor" yorumu yapmış. Aynen katılıyorum.

Kendisini seviyoruz, bizden uzaklaşmasın...

TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022