Sohbet

2024 Nov 17 19:35:37
yusuf35: Ziya Uğur - Hacı Bayram-ı Veli 2017 - 320 Kbps + Flac Kalite Eklendi   TIKLA

2024 Nov 10 23:45:06
yusuf35: Mustafa Aksoy - Hep Birşeyler Var 2005 - 320 Kbps + Wav Olarak Eklenmiştir...  TIKLA

2024 Nov 06 07:14:02
yusuf35: Mustafa Özoruç - Sarmaşık 1993 - 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir  TIKLA

2024 Nov 04 13:27:25
yusuf35: Ozan Yusuf Polatoğlu - Beyaz Hüzün 2010 - 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir  TIKLA

2024 Nov 03 12:14:32
yusuf35: Berk Özbek - Türkiye'nin Tenoru'ndan İlahiler 2024 - 320 Kbps + Flac Eklendi  TIKLA

Welcome to Ilahi-Ezgi - Manevi Dünyanız. Please login or sign up.

23 Kasım 2024, 00:33:57

Login with username, password and session length

Üye
  • Toplam Üye: 4,298
  • Latest: mdeniz
İstatistikler
  • Toplam İleti: 118,458
  • Toplam Konu: 13,897
  • Online today: 613
  • Online ever: 2,613
  • (21 Ocak 2020, 20:27:20)
Çevrimiçi Üyeler
Users: 4
Guests: 610
Total: 614

En Son Konular

Mustafa Onur - Resule Mısralar 2005

Başlatan Mehmedim, 01 Ocak 2011, 20:44:48

« önceki - sonraki »

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

01 Ocak 2011, 20:44:48 Last Edit: 13 Aralık 2020, 18:27:00 by Mehmedim
Mustafa Onur - Resûle Mısralar 2005 320 Kbps
8 / 00:00:44:17 / 101,37 MB



Mustafa Onur - Resûle Mısralar 2005 320 Kbps (8 / 44:17)
--------------------------------------------
Mustafa Onur - 1 Aç Kapılarını Kabe  (06:01)
Mustafa Onur - 2 Resulullah Geldi  (04:38)
Mustafa Onur - 3 Gece Mektubu  (04:45)
Mustafa Onur - 4 Hira Dağında Bir Gün  (06:42)
Mustafa Onur - 5 Sen Bizlere Rahmetsin  (03:47)
Mustafa Onur - 6 Veda  (06:03)
Mustafa Onur - 7 Nerdesin  (07:18)
Mustafa Onur - 8 Bir Görse Halimizi  (05:03)

[hide thanked=1]

Mustafa Onur - Resule Mısralar 2005 320 Kbps


MG

Mediafire
Mustafa Onur - Resule Mısralar 2005 192 Kbps

[/hide]

teşekkürler
BİTMEYEN SEVDAMSIN YA HZ.MUHAMMED S.A.V.


paylaşım için teşekkür ederim eline sağlık


Allah (C.C.) Razı Olsun Kardeşim.
Ellerinize ve emeklerinize sağlık.

Allah Razi Olsun Paylasim Için Tesekkür Ederim

Teşekkür ederim ALLAH razı olsun.

ALLAH (C.C) Razı Olsun kardeşim.
Paylaşım İçin Teşekkürler
Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık

Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...

Allah razı olsun teşekkür ederim

Allah razı olsun teşekkür ederim

Emeği Geçenlerden ALLAH Razı ve Memnun Olsun...
☾☆ Mekke'ye Hasret Gönüller İçin, MEKKE FM ☆☽

owner  :  http://mekkefm.com/
owner  :  http://cansuyufm.com/
mail     :  mekkefm@msn.com
Merkez :  Sakarya

AÇ KAPILARINI KABE
Bir at üstünde kanatlanmış geliyor sanki ümmetin efendisi
Duruşunda bir asalet ve gözlerinde tebessüm
Ağlamaya alışkın gözler bu defa gülüyor
Sultanlar sultanı geliyor Âlemlerin Peygamberi geliyor Muhammed geliyor
Sırtında sanki dağlar taşıyor.
Gözlerinden sanki ummanlar akıyor.
Gülüyor nurlu yüzü, tebessümü Ashabı'na cesaret veriyor.
Başlar önde, Kâbe kollarını açmış bekliyor.
Kâbe yârini bekliyor, kabe sahiplerini bekliyor.
Ashab'ın yüzünde bir heyecan.
Ve Muhammed Gülüyor. Aç kapılarını kabe,
Senin tek sevdalın geliyor.
Mekke'nin kapısından asırlık bir devir için
bütün ihtişamıyla, gökleri bile ağlatan peygamber giriyor.
İşte Zeyd, kalabalığın içinde gizlice ağlıyor.
Cafer ellerini yüzüne götürmeye utanıyor.
Yasir Rasullullahın yüzüne sanki âşık olmuş,
Nasıl da hayranlıkla bakıyor.
Ve bütün ağızlarda salâvat
Gökler Allah sesiyle inliyor.
Bütün ihtişamıyla bir devri aydınlatmaya
Aşka susamış insanlığa aşkı sunmaya Muhammed geliyor.
Çamurdan putların üzerine yağmur düşüyor.
Kabenin önü kirli su Muhammedim,
Senin nur'unla arınıyor.
Sırtında sarı elbisesiyle, Gülen nurlu yüzüyle,
Bir devenin üzerinde Rasullullah geliyor.
Nasılda belli sırtındaki yük,çektiğin çile,
Halid bin Velid ellerini semaya kaldırıyor.
Ne müthiş bir andır bu,gökler senin isminle yankılanıyor.
Lailahe illallah Muhammeden Rasullullah.
Aç kapılarını kabe,senin tek sevdalın geliyor.
Muhammed geliyor.
Hz.Hamzanın savaşını vermeye yemin etmişçesine,
Gözlerini tutamıyor kusam-bin Abbas.
Seni korumak için Uhud'da kendini siper ederken habeşi
Allah dedi, tek bir Allah
Muhammedi yaradan ve bizlere Rahmet olarak yollayan
Allah için savaşın dedi.
Haykırırken dili bu anlatılmaz sevdayı,
Yüreği sanki on dört yürek oldu aşkından.
Kab'bin Malik kabenin kapısında el pençe,
Sana divan duruyor,
Deven sanki üzerinde bir asrı taşıyor.
Herkes orada deven olmak istemişti.
Seni omuzlarda taşımak ve salâvatlar sunmak için sana.
Kabe hiç bu kadar dile gelmemişti.
Aç şimdi kapılarını kabe.
Sultanlar sultanı geliyor.
Efendiler efendisi geliyor.
Aç kapılarını kabe... Muhammed geliyor...
Mekke'nin kapısından bir ihtişamla,
İnsanlığın önderi giriyor.
Babasızlığın acısını yaşayıp yıllardır,
İçinde sakladığı sevdayı sunmaya geliyor.
Bilal-i habeşi ezan okuyor kabenin tepesinde.
Bütün gözler göğe bakıyor.
Rahmet iniyor gökyüzünden.
Sultanımın gözlerinde bir tebessüm,
Sanki iki omuzunda bir dağı taşıyor.
Aç şimdi kapılarını Mekke,
Aç kapılarını kabe,
Çünkü Rasullullah geliyor,Muhammed geliyor, Muhammed geliyor...

RESULULLAH GELDİ
Bir ışık doğdu kutlu sabaha Resulullah geldi gülün ey gözler
Saplanmışken insanlık büyük günaha Resulullah geldi gülün ey gözler
****
Nur gibi doğdu Nebi kutlu Mekke'ye yıldızlar eğildi onu görmeye
Artık sonsuz nuru haber vermeye Resulullah geldi gülün ey gözler
****
Develer ayakbastı o kızgın çöle Hz. Halime koşuyor süte
Azab içinde kalan ümmete Resulullah geldi gülün ey gözler
****
Rabbim nasip eyledi bize o günü yaprak bile bağrına bastı bülbülü
Kâinatın solmayan kokulu gülü Resulullah geldi gülün ey gözler
****
Karşıladı onu coşkuyla ümmet onun özündedir şefkat merhamet
Ağlamaktan kan tutan gözlere rahmet Resulullah geldi gülün ey gözler
****
Çiçekler yeşile büründü o gün beyaz bir bulut var üstünde göğün
Âlemlere rahmet solmayan bir gülün Resulullah geldi gülün ey gözler
****
Onun yüzündeki nur renk verdi aya kusursuz bir ahlâk kusursuz bir hayâ
Çilesi bitmeyen fani dünyaya Resulullah geldi gülün ey gözler
****
Soysuzlar yalanladı Peygamberi soysuzlar taşladı kutlu Nebimi
Rabbim nasip eyledi Muhammed'imi Resulullah geldi gülün ey gözler
****
Hira Nur dağına Cebrail indi Resulün kulağına oku denildi
Bu mutlu haberi vermeye şimdi Resulullah geldi Resulullah geldi gülün ey gözler
****
Resulullah her gece dua ederdi Rabbim ümmetimi affeyle derdi
Bütün kâinat onun sözlerindeydi Resulullah geldi gülün ey gözler
****
Kervanlar geriye coşkusuz döndü yıldızlar döküldü güneşler söndü
Âlemlere rahmet Peygamber öldü Resulullah gitti ağlayın gözler

GECE MEKTUBU
Gecenin puslu siyahında yine sana yazıyorum, İçimi bir tek sen anlarsın çünkü Resulüm Bir tek senin için ağladığımı gördüler, Seni andıkça dualarım güzelleşti Resulüm, Seni andıkça semalara kalkan ellerim Seni kuruyan sahabilerın elleri kadar cesur, Ölümü senin için göze alan Ali kadar yürekleniyorum, Ali seni öldürmeye gelen soysuzlar için Senin yatağına yattı, bu kadar mı sevilir bir insan resulüm, Bu kadar mı sevilir bir insan, Şimdi yetmez sevgiler seni sevmeye, Yetmez bedirde verilen canlar şimdi sana yeniden sana can vermeye, Uhud ta kırılan iki dışın için ne çok içi parçalandı Zeyd'in, Cafer'in, Hamza ölmedi resulüm Mekke'nin kapısında seni bekliyor, Hz Vahşi Hamza'nın kalbini taşıyor resulüm, sana kıyamayan Halid Bin Velid sana sunduğunda kılıcını, divanında duran Ammar Bin Yasir'in gözleri dolmuştu, ağlamak senin içinse eğer resulüm, gülmek te senin için. Yine sana yazıyorum bu gece, sana yazdıkça ağlıyor, sana yazdıkça güllenıyorum, içimde Bilali Habeşinın kırbaç yarası kanıyor, oysa onun güzel sesinden ezanı Muhammedi dinlerken zalimin vicdanı bile erimemiş miydi, o ne güzel bir sesti resulüm, o ne güzel bir yürekti, senin sadık dostun Hz. Ebubekir, onu Ebu Süfyanın ellerinden kurtardığında, senin eteklerine kapanıp öpmek istemişti, sense Habeşlinin yüzüne bakıp, ben de ben de sizler gibi insanım dedin, Medine Münevvere'nin taşlarını ellerinle sen taşıyordun, Allah, ın arslanı ümmettin arslanı Hamza dur dedi, dur, Allah resulü sen taşıma, sana kıyabilirmıydi Hamza, oklar senin sırtına saplanmaya kıyabılır mıydı resülüm, yine sana yazıyorum bu gece, belki hiç görmediğim düşlerin hasretiyle gül kokuna aşık olan Uveysın gurbetiyle sana yazıyorum resülüm, Uveys yine çöllerde sana geliyor sultanım, ümmet sana ağlıyor ayaklar sana geliyor sultanım, yaşlı gözlerimde ki asırlık hasretimi bir tek sana yazabiliyorum Resülüm çünkü seni seviyorum,çünkü seni seviyorum,çünkü seni seviyorum

HİRA DAĞINDA BİR GÜN
Hira dağına bir gün rahmet indi gökyüzünden. Oku dedi Cebrail. Rabbinin adıyla oku. Yeri ve göğü güneşi ve ayı senin için yaratan Rabbinin adıyla oku. Nur ışığıyla aydınlandı Hira dağı ve bekleyen gözlere rahmet ve özleyen yüreklere bir damla su gibi oku dedi Cebrail. Rabbinin adıyla oku. Okşadı sırtını Cebrail. Yüzüne gülümsedi. Aydınlandı Hira, tutuştu yıldızlar. İnsanlığa susamıştı Mekke. Sana susamıştı Ya Rasulallah ve sen geldin sonunda. İnsanlığa rahmet, gönüllere rahmet, gözlere rahmet geldi. Hani gelmez diyorlardı senin için. Hani yalanlıyorlardı. Şimdi ne diyeceklerdi kimbilir. Nitekim yoluna dikenler atmadı mı Leheb. Küfre girmedi mi bile bile. Ve nasıl da gül oldu dikenler ve nasıl da Leheb'e yatak oldu. Senin yoluna kurban olan Habeşi, aşkınla ciğeri tutuşan Ebubekir, senin sevdana yeminli bir ümmet. Nasıl olur da okumaz ya Rasul seni bizlere rahmet yollayan Rabbinin adıyla.
Hira dağına bir gün rahmet indi gökyüzünden. Oku dedi Cebrail. Seni var eden Rabbinin adıyla oku. İnsanlığı var eden, kâinatı var eden Rabbinin adıyla oku Cebrail. Hira'nın içinde sonsuz bir nur parladı. Sonsuz bir ışıktı gözleri Muhammed'in. Cebrail sırtını okşadı. Yüzüne gülümsedi. Bir müjde bekliyordu insanlık. Seni bekliyordu uzaklarda Üveys. Yüzünü bile görmemişken kokunu nasıl alabilirdi Ya Rasul. Kokuna sevdalandı Üveys. Kaç kez yollara düştü de çöllerde süründü de yüzünü görmeden kokuna sevdalandı Ya Rasulallah. Kaç kez öldü senin için. Kaç kez dirildi. Bir gün kapına geldi bir ikindi vakti. Sen o sıra camideydin. Yüzünü görmeden annesinin vasiyetiyle geri döndü. Döndüğü yollarda attığı her adımda ağladı senin için. Kokun için ağladı Ya Rasul. Suya yıldızlar düştü o gece. Cebrail yüzüne gülümsedi. Üveys'i ve ümmeti yaratan Rabbinin adıyla oku dedi. Rabbinin adıyla oku. Semalarda parlayan ışıklar gibiydi gül yüzün. Uzun ve soluksuz bakışlarında sırtına mührü vurmaya geldi Cebrail. Oku dedi, insanı bir kan pıhtısından yaratan Rabbinin adıyla oku dedi. O kelam ki, bütün âlemi anlatan, o kelam ki suyun yüzündeki güzelliği, yapraktaki yeşilliği, kâinatın var olma sebebini anlatan, o kelam ki Ya Resul aşkı anlatan sevdayı anlatan onu anlatan seni anlatan Rabbinin kelamı. Cebrail yüzündeki nura baktı, oku dedi. O kelam sahibinin adıyla oku. İnsanı yeryüzünün en üstün varlığı kılan, seni insanlığa müjdeleyen Rabbinin adıyla oku dedi Cebrail. O ki merhamet sahibi, güç sahibi, aşk sahibi. Nasıl olur da bu ümmet o kelamı seni bizlere bir armağan gibi suna Rabbinin adıyla okumaz Ya Rasulallah. Hira dağında sessiz bir devir başladı o gün. İnsanlığın kurtuluşu başladı. Sevdalı bakan gözlerin sevdası başladı. Vuslat başladı Ya Resul Aşk başladı. Kirlenmiş insanlığın arındığı bir umman başladı. Cebrail yüzüne baktı, oku dedi. Çünkü biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik. Sen bizlere rahmetsin Ya Resul. Sen gülsün. Sen sevdasın sen aşksın Ya Rasulallah sen aşksın.

SEN BİZLERE RAHMETSİN
Kurudu zalimin bahçesi bağı önünde eğildi Arafat dağı
Sana kapı oldu örümcek ağı Rabbim seni sevdi seni kolladı Rabbim seni bizlere rahmet yolladı
****
Sahabeler gece gündüz kapında yattı gözlerindeki yaşlar sel oldu aktı
Leheb'in dikenleri kendine battı Rabbim seni sevdi seni kolladı Rabbim seni bizlere rahmet yolladı
****
Kervanın kumarla batıp çıkarken Şam ilinde soysuzlar pusu kurarken
Göğsünde sönmeyen bir ateş varken Rabbim seni sevdi seni kolladı Rabbim seni bizlere rahmet yolladı
****
Ellerinde getirdin küçük Kasım'ı kim tutar ki senin gibi baba yasını
Gözünde görmeden bir gözyaşını Rabbim seni sevdi seni kolladı Rabbim seni bizlere rahmet yolladı
****
Babasız doğdun yetim büyüdün Abdülmuttalip'le çölde yürüdün
Ebu Cehil'in yüzüne baktığın o gün Rabbim seni sevdi seni kolladı Rabbim seni bizlere rahmet yolladı
****
Zalimin gözleri zulme uyandı Uhud'un etekleri kana bulandı
Ümmetinin yüreği aşkınla yandı Rabbim seni sevdi seni kolladı Rabbim seni bizlere rahmet yolladı
****
Senin sahabelerine adın soruldu Muhammed denildi sular duruldu
Seni görmeyen gözlerim sana vuruldu Rabbim seni sevdi seni kolladı Rabbim seni bizlere rahmet yolladı

VEDA
Gidiyor işte, son bir söz söylemeye, son bir veda etmeye çağırdı Ashabını. Âşıkların ummanı dertlerin dermanı ışıkların aydınlığı gidiyor. Kolay mı giderken bakabilmek onun ihtişamlı gövdesine. Kolay mı söyleyin ağlamadan tutabilmek gözleri. Kolay mı ki Muhammed'im gidiyor. Sular tersine akıyor, göğe bir tutam çamur sürüyor çocuklar. Mavi bulutlar bugün kapkara. Öyle bir an yaşanmasın istiyor Mekke. Sevdanın mimarı gitmesin istiyor neylersin ey canı canan neylesin ey yaşlı bakan gözüm. Resulullah gidiyor. Analar başına karaları bağlamış bugün. Babaların göğsünde bir çocuk yitimi sancısı. Nasıl sevdalanmasın yürek. Nasıl yasa boğulmasın. İki elini başının arasına alıyor Ammar bin Yasir. Yaşlı gözlerine denizler sığdırıyor. Âlemlerin sevdası gidiyor. Kâinatın gülü gidiyor. Kolay mı ağlamamak. Resulullahım gidiyor. Camlarda bekleşen kuşların boğazına takılmış bahar sevinci. Uçmak istemiyor hiçbiri. Çünkü biliyorlar ki uçmak ayrılmaktır sevdadan. Uçmak kurtuluş değildir artık. Gözler sultanıma ağlıyor. Bir bekleyiş var ashabında. Bekleyiş ki korkunun üstünde bir korku. Öksüzlüğün üstünde bir öksüzlük. Son sözlerini söyleyerek Muhammed'im gözlerden uzaklaşıyor. Aranızdaki yoksulları yiyeceklerinizin bir kısmıyla besleyin. Kendi giyindiğiniz gibi giydirin onları diyordu. Kolay mıydı bir asrı böyle uğurlamak. Tutuşan bütün gecelerin içine sanki bir nur doğuyor. Bir Haziran günü yaslı topraklardan Muhammed'im gidiyor. Şimdi söyle Medine sana ayak bastığı ilk günü söyle. Hz. Hamza'nın onu nasıl korkuyla beklediğini söyle. Ashab-ı Muhammed'in içine bir korkunun salındığını söyle. Anlat Medine taleal bedru aleyna diyen diller nasıl da gözlerde yaş bırakıyordu. Şimdi söyle Medine nasıl da bağrına bastın Muhammed'imi. Tutma artık gözlerini ey Hira Nur ağla kucak açtığın bir asır gibi Resulullah gidiyor. Hepiniz Âdem'in neslisiniz. En iyi insan Allah'a en çok saygı gösterendir diyordu. Şimdi iyi bilin ki bütün müslümanlar birbirinin kardeşidir diyordu. Yaslı yüreklerin ortasına bir düğün alayı kuruluyordu sanki. Herkes birbirine sarılıyordu. İslamiyet'te ırk ve kabile ayrımı yoktu. Gönülden verdiğinizden fazlasını kardeşinizden istemeyin. Ne mükemmel konuşuyordu. Ağzından tane tane çıkan cümleler ashabını ve ümmetini gururlandırıyordu. Size bir kitap bırakıyorum Allah'ın bana bahşettiği Kur'an-ı Kerim. Yardımcınız olsun. Size yol göstersin dedi. Kur'an'a sarılmış seni bekliyoruz sultanım Bir Haziran günü dağların yas tuttuğu bir mevsimde gözler yaşa doymadı. Bir çınar yapraklarını döktü. Ümmet ashab kâinat toprağa sevgi ekti. Ashabın sevgilisi ümmetin sevgilisi kâinatın sevgilisi insanlığın sevgilisi Muhammed'im gitti Muhammed'im gitti Muhammed'im gitti.

NERDESİN
Ağıtlardan arta kalan feryatları bedenimin sol yanımda taşıdım ve içimde çöl rüzgârı esmekte. Muhammed'im, nerdesin. Gecenin tutuştuğunu gördüm kırık bir camda. Aynalar da solmuştu bir yüz gibi. İçimde biriken hicranın sesi vuslatıma taş örmekte. Sensizlikle büyüdüm uzak bir şehirde. Sevdam yaprak döktü kaç kere. Unutuldum, utanarak hapsoldum kızgın bir çölde. Saklasınlar yüzümü Ebabillerden. Yüzüm sensiz bir sabaha görünmesin. Ağlamaktan ateşlerim kurudu. Muhammed'im, nerdesin. Yetim kalan çocukları bağrıma bastım. Seni anlattım onlara. Sönmeyen yıldızlara anlattım seni. Her gelen mevsim hasretlik bıraktı, gurbetlik bıraktı giderken. Cahilin ellerindeyken ateşin suyu ciğerim kaç defa harap oldu bir bilsen, bir görebilsen bu sürgünü. Bir su veren saki kaldı gecenin namlusunda bir de İbrahim'e su taşıyan karınca. Kaldırsınlar tedavülden sensiz geçen asırı. Toprağıma sensiz rüzgâr esmesin. Ağlamaktan ateşlerim kurudu. Muhammed'im nerdesin. Yetimliğin boynu büküklüğünü yaşayarak kaç sıra daha geçtim bu şehirde hiçbir kalbe hançer vurmadım bir yüreğe kin ekmedim sensizken. Oysa sana kuvvetli yaradana yeminli sevdaya düşkündüm. Tuzuma yağmur değdi. Alacalı karanlık bastı beni. Bağlasınlar acımı zincirlerle koluma. Sensiz bu şehirde saltanatlar esmesin. Ağlamaktan ateşlerim kurudu. Muhammed'im, nerdesin. Kızıl bir gün gördüm batarken dağ yamacında. Seni de gözlerin kalır mıydı bu kusursuz inşaata. Her şeyin bir sebebi varken bu yaratılışta. Her şeyin anlamı sonsuzken bu kâinatta. Neden anlamadılar seni. Gözlerindeki sevdayı neden tanımadılar. Sana siper olan Habeşinin sırtında çoğalan taşların hıçkırıklarını duymadılar mı, bilmiyorlar mıydı ki sen bir sabah kutlu bir haberle geleceğini. Onlar yanıldılar, ellerinde büyüyen nefretleri birer kamçı gibi indi sırtlarına. Sen onlar için dua ederken. Gözlerindeki yaşa nasıl kıyabildiler. Gülen nurlu yüzüne bakılmaya kıyılmazken. Karartsınlar bütün ışıkları. Yüzüm sensiz bir sabaha görünmesin. Ağlamaktan ateşlerim kurudu. Muhammed'im, nerdesin. Senin müjdenle gülümsedi yeryüzü vedanla gülmeyi terk etti. Gittiğinde âlem sanki kurumuş bir dal gibi yaprak döktü. Mağaralar öksüz kaldı ayak izinden. Medine Medine öksüz kaldı nurlu yüzünden. Gittiğinden dağlar bir figanı öğretiyordu bütün yollara. Yolcularsa birazdan ağıt yakıyorlardı. Kolay mıydı insanlığın önderi gidiyordu. Tutuşsun suyun yüzündeki bütün karanfiller. Acıma yetmeyen merhemi yaram neylesin. Ağlamaktan ateşlerim kurudu. Muhammed'im, nerdesin. Gittin ateşin suyu merhametin kalbi sensiz yaşamayı becerebilirsek eğer bıraktığın sevdaya layık bir ümmet seni bize müjdeleyen kâinatın sahibi Allah'a layık kul olmayı sevda edineceğiz şimdi. Sen ki en kutlu Peygamber sen ki en kutlu Nebi. Gittin Bir şafağın dibine sıkışmış kör bir karanlık bütün gündüzler. Şimdi nasıl avunsun yürek yüzünü görmeden. İnsan nasıl avunsun. Bütün sevdiklerini bir bir kaybettin. Sabrın bileylediği çilelerdesin. Ah Ağlamaktan ateşlerim kurudu. Muhammed'im, Muhammed'im nerdesin nerdesin.
Nerdesin Ya Nebi nerdesin ey sevgili nerdesin nerdesin Muhammed'im nerdesin
Nerdesin Ya Nebi nerdesin ey sevgili nerdesin nerdesin Muhammed'im nerdesin

BİR GÖRSE HALİMİZİ
Fani bir dünyaya geldik hepimiz. Yalanın ardına düştü nefsimiz. Bir gün çıkıp gelse Peygamberimiz, yine de el açıp dua ederdi. Ya Rabbi ümmetimi affeyle derdi. Küfürle besledik hep dilimizi. Harama uzattık ellerimizi. Şimdi görse bizim bu halimizi. Yine de el açıp dua ederdi. Ya Rabbi ümmetimi affeyle derdi. Unuttuk var oluş nedenimizi. Heba ettik liralık bedenimizi. Bir bilse dünyalık dertlerimizi Yine de el açıp dua ederdi. Ya Rabbi ümmetimi affeyle derdi. Zor geldi kılamadık namazımızı. Kendimiz için ettik hep dualarımızı. Bir bilse karanlık iç dünyamızı. Yine de el açıp dua ederdi. Ya Rabbi ümmetimi affeyle derdi. Bir türlü yok edemedik gururumuzu. Bir türlü anlamadık kul olduğumuzu. Bir bilse ne yalan konuştuğumuzu Yine de el açıp dua ederdi. Ya Rabbi ümmetimi affeyle derdi. Dünyalık sandık hayatımızı, unuttuk beş vakit namazımızı. Bir bilse boş geçen zamanımızı Yine de el açıp dua ederdi. Ya Rabbi ümmetimi affeyle derdi. Sahte dostluklarla geçti ömrümüz. Fani sevdalara yandı gönlümüz. Bir bilse nelere baktı gözümüz Yine de el açıp dua ederdi. Ya Rabbi ümmetimi affeyle derdi. İblis'in yoluna saptı yolumuz. Çıkarlar uğruna hep dostluğumuz Bir bilse felaket bizim sonumuz Yine de yine de el açıp dua ederdi. Ya Rabbi ümmetimi affeyle derdi. Ne tam dua ettik ne de ibadet. Yaradana isyan ettik kula ihanet. Bilse ki bizde kalmadı merhamet Yine de el açıp dua ederdi. Ya Rabbi ümmetimi affeyle derdi. Elde bir şey kalmadı bunca ziyandan usanmadık hâlâ hırstan riyadan. Bilse ki farkımız yok kara yılandan Yine de el açıp dua ederdi. Ya Rabbi ümmetimi affeyle derdi. Arzuhale gerek yok budur halimiz. Para ve servetti tün dileğimiz Bir gün çıkıp gelse Peygamberimiz için için ağlar dua ederdi. Ya Rab ümmetimi bağışla derdi. İçin için ağlar dua ederdi Rabbim ümmetimi bağışla derdi.

TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022