Sohbet

2024 Nov 17 19:35:37
yusuf35: Ziya Uğur - Hacı Bayram-ı Veli 2017 - 320 Kbps + Flac Kalite Eklendi   TIKLA

2024 Nov 10 23:45:06
yusuf35: Mustafa Aksoy - Hep Birşeyler Var 2005 - 320 Kbps + Wav Olarak Eklenmiştir...  TIKLA

2024 Nov 06 07:14:02
yusuf35: Mustafa Özoruç - Sarmaşık 1993 - 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir  TIKLA

2024 Nov 04 13:27:25
yusuf35: Ozan Yusuf Polatoğlu - Beyaz Hüzün 2010 - 320 Kbps + Wav Kalite Eklenmiştir  TIKLA

2024 Nov 03 12:14:32
yusuf35: Berk Özbek - Türkiye'nin Tenoru'ndan İlahiler 2024 - 320 Kbps + Flac Eklendi  TIKLA

Welcome to Ilahi-Ezgi - Manevi Dünyanız. Please login or sign up.

23 Kasım 2024, 01:17:56

Login with username, password and session length

Üye
  • Toplam Üye: 4,298
  • Latest: mdeniz
İstatistikler
  • Toplam İleti: 118,458
  • Toplam Konu: 13,897
  • Online today: 626
  • Online ever: 2,613
  • (21 Ocak 2020, 20:27:20)
Çevrimiçi Üyeler
Users: 3
Guests: 575
Total: 578

En Son Konular

Ahmet Bulut & Umut Mürare - Aşk'a Davet 5 Vakit 2016

Başlatan mmmutlu93, 14 Haziran 2016, 00:19:58

« önceki - sonraki »

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.





Alıntı yapılan: mmmutlu93 - 14 Haziran 2016, 00:19:58
Ahmet Bulut & Umut Mürare - Aşk'a Davet 5 Vakit 2016 192 Kbps
05 / 00:00:33:04 / 45,10 MB
mklmkm


Ahmet Bulut & Umut Mürare - Aşk'a Davet 5 Vakit 2016 192 Kbps  (05 / 33:04)
-------------------------------------------------
Ahmet Bulut & Umut Mürare - 1 Sabah Namazı   ( 06:35 )
Ahmet Bulut & Umut Mürare - 2 Öğle Namazı    ( 06:51 )
Ahmet Bulut & Umut Mürare - 3 İkindi Namazı    ( 06:57 )
Ahmet Bulut & Umut Mürare - 4 Akşam Namazı    ( 05:45 )
Ahmet Bulut & Umut Mürare - 5 Yatsı Namazı    ( 06:58 )


En Az 5 Albüme yanıtı olanlar Linki Görecektir.Lütfen 5 mesajıda Bu Albüme Yazmayın..

This content is hidden and cannot be quoted.















"Âyet-i kerîmede; "Vallâhu basîrun= Allah onların ne yaptıklarını görmektedir" buyuruldu. Allahü teâlâ herşeyi gördüğü hâlde (insanlar) çirkin işleri yaparlar. Aşağı bir kimsenin bile bu işleri gördüğünü bilseler, vaz geçerler yapmazlar. Bunlar ya Hak teâlânın görmesine inanmıyorlar, Yâhud onun görmesine kıymet vermiyorlar, îmânı olana her ikisi de yakışmaz."

İmam-ı Rabbani (r.a.)

Allah teâlâ, kulların sâlih amel işleme arzusunun az olduğunu bildiği için ibadeti farz kılmış ve onları farziyet zincirlerine vurarak cennetine sevk etmiştir.

Muhyiddin-i Arabi




Allah (C.c.) Tüm Müslümanlardan Razı Olsun İnşaallah...






SABAH NAMAZI
Kızıl bir tomurcuk göz kırpıyor karanlığın göğsünde.
Vakt-i seher. Ey insan! Diril ve şükret Rabb'ine
Tazelen. Taptaze bir besmeleyle doğ yeniden.
Minareler birbirini selamlıyor.
Bilal'in emanetçileri muştuluyor; "Esselatu hayrun minen nevm " sesler birbirine karışıyor.
Kapıların tokmakları tek tek vuruluyor... Her davet sana özel " gel " diyor.
Yıldız yıldız açılıyor gözler. Verdiği sözü unutmayanlar sıra sıra boyun büküyorlar
"Beli beli" diyorlar "Elestü bi Rabiküm" diyene
Melekler, kapılarını aralayan hanelere uğruyorlar. Dua, bereket, selam iliştirilmiş gülücükler bırakıyorlar...
Uykuda mısın? Küçük bir ölüm başındaki, haberin var mı? "Ben öldüm mü? Hiç hazır değildim Allah'ım.
Heybem bomboş, vakit var sanmıştım. Dirilt beni ne olur! Dirilt, bir güncük olsun" diye çırpınmadan sen, bak Rabbin lütfetti yeniden.
Hadi kalk ve pişmanlık ipi sarıp sarmalamadan seni, sıyrıl gaflet uykusundan
Duyuyor musun? Ahh ki senden önce kalkmışlar, senden önce dirilmişler kuşlar, böcekler, ağaçlar çiçekler... Her biri zikre durmuş, kendi dillerince, nefesleri yettiğince...
Ey insan! Sen ki onlara efendi, sen ki tüm mahkukların en şereflisi!
En çok sana yakışmaz mı her secdede yeniden yeniden doğmak? Gün gibi, güneş gibi...
Ölmüştün, yeniden diriltti Rabb'in. Toprak üstündeki bedenin Allah-u Ekber nidasıyla dururken kıyama, Kıraatin harf harf nefsini gömer toprağa.
Acele et! Birazdan gün doğacak. Masmavi bir gök asılacak tepene. Âlem renk renk boyut değiştirecek. Bu dingin an geçecek.
Biraz daha sokul kalbine, birazcık daha kulak kesil onun sesine.
Vaktin hürmetine kalbine fısıldananlar var. Gürültüye gark olmadan sokaklar, sükûnetin tadını çıkar.
Ey beşer!
Seccaden alnını okşarken, Sübhane Rabbiyel âlâ diye diye bil kendini, bul kendini...
Aç gönlünün kapılarını. Doldur hazineyi. Yüklen. Hangi dünyalık karşılayabilir ki şu anın değerini? Sultan açmış sana sarayını, sofrasını. İç kana kana...
Burası Dünya. Ayağını kaydırma, kalıcı değilsin gönlünü bulandırma.
Mabetlerden yükselen davet geldi kapına. Taş değil ya, sağır değil ya yürek diye taşıdığın!
Sen telaş etme dünyadan yana.
O ki hem Rahman hem Rahim olan. Merhameti de bol, iyiliği de lütfu da...
O kapıya varıp da kim dönmüş ki eli boş? Korkma!
Keşke unutsan kendini o kapıda. Gam değil, ceset gezse dolaşsa
Kalbi o makamda atanın her hali hoş. ahireti hoş, dünyası hoş...
Kalbi uykuda kalanın, yolu uzun heybesi boş...
"Namaz uykudan hayırlıdır "
Koş hayrın eşiğine. Koş ki belki son davet! Koş ki belki son varış!
Ey insan! Vakt-i seher! Diril ve şükret Rabb'ine
Hayırlı sabahlar, ey sözünü unutmayan, kulluğunu bilen insan!
Seher yeli ılgıt ılgıt esiyor sabah olmuş bülbüller de ötüyor
Minareden ezan sesi geliyor gafil olma uyan kalk kıl namazı

ÖĞLE NAMAZI
Güneş kurulmuş göğün tepesine.
Cömertçe savuruyor ışıltısını, göz alıyor,
Sanki ebedi asılı kalacak, hiç sönmeyecek gibi
Mağrur bir edayla taşa toprağa dokunuyor
İnsan ömrünün delikanlılığı gibi
İniş, zirveden başlar, bilmiyor...
Vakit öğlen!
Ömrün bitmez, zamanın geçmez sanıldığı anlardasın
Güneş tepeye çıktıkça peşine mi düşüyorsun?
Alnından bulgur bulgur terler süzülüyor.
Dur! Dur koşma, güneş de inecek!
Ahh insan!
Niye bu kadar dert ediyorsun?
Ne dünya sana yâr, ne sen dünyaya yâr...
Sen koşmazsan yol bitmez, iş bitmez, dünya dönmez, ekmek pişmez mi sanıyorsun?
Dünyanın topacını sen mi çeviriyorsun?
Bilmez misin, karıncanın dahi payı Rezzak olanın kapısında?
Çalış, rızkını al dünyadan yana ama nimet senden değil unutma.
" Vehhab" ismiyle sarmasaydı âlemi, bir ömür bir lokmaya kafi gelir miydi?
Bilir misin, sen terini kurulamaya vakit bulamazken bu telaşta, kaç beden sarıldı toprağa?
Kaç bebek düştü döşeğe? Çayırda çimenler bitti, buluttan yağmur indi?
Kovanlara bal, yumurtaya can...
Her an halk ediliyor binlercesi.
Bunca keşmekeşin arasında düşünemiyorsun, kendi sesine yabancı, kalbini duyamıyorsun.
Çok hızlı her şey, yetişmek için epeyce zorlanıyorsun...
Toprakta izin, dünyada gölgen kalır sanıyorsun.
Ey yolcu! Dünyadasın. Yarım bırakacağın bir rüyadasın!
Vakit öğlen.
Davet asılıyor güneşin kirpiklerine
Zerre zerre yayılıyor nazarının değdiği her yere.
Göğün de Rabb'i "Ey kulum, gel" diyor. "Başıboş değilsin, Yaratan'ını an" diyor
"Sen böl günü orta yerinden, gel. Ben, Rızkına kefilim diyor
Kulak ver.
Okşuyor başını, uyan diyor. Beş tahiyyat boyunca uyan
Güneş kavururken tenini, Tuğba dalları gölgelesin içini.
Serin bir su gibi, Kevser gibi, ılık bir meltem gibi esiyor davet.
Dört bir yandan yükseliyor ezan sesleri
Diyor ki; seccadende sil derdini, dünya kirini
Ne tarlada başak, ne ahırda kuzu, ne bankada para, ne kapıda araba, ne evde evlat...
Bir bakarsın ki Hepsi düş, hepsi yalan...
Bir kuru başınla kalırsın, pişmanlığın fayda etmeyeceği anda...
Ey dünyanın misafiri!
Deki: Mahcubum Rabb'im
Beni bana bırakma, düşerim
Haydi, salaha diye değmezse o çağrı kalbime
Gel huzura, felaha demezse, kayarım Rabb'im
Çok karışık burası, aklım ermez, gönlüm yetmez, yolumu bulamam,
Kervan kervana, yük yüke bağlı, sırtımdan atamam.
Taşırım hamal gibi mezara kadar, kâr sayar aldanırım...
Ben aciz bir kulum. Az gider çok yorulurum. Unuturum.
Çok bahanem olur. Üstelik vaktim yok işim çok diye bir maraza tutulurum...
Ey oyuna dalan!
Bin bir oyuncak, renk içinde kendini arayan!
Burası dünya.
Ne çok kıymetlendirdik
Oysa bir tarla idi
Ekip biçip gidecektik...
Oysa bir tarla idi
Ekip biçip gidecektik gidecektik...
Ey dünyanın misafiri vakit şimdi öğle vakti
Dursun zaman dursun her şey vakit şimdi öğle vakti
İşin gücün dursun biraz gel kardeşim eyle niyaz
Dursun zaman dursun her şey vakit şimdi öğle vakti

İKİNDİ NAMAZI
Yoruldu gün. Bükmeye başladı boynunu
Gelincik çiçeği gibi narin, solmaya başladı...
Vakit ikindi
Notalardan sızan hüzün gibi dokunuyor kalbe an
Bitiyor gün
İnsanın telaşına inat, sakince çekiliyor sokaklardan
Diyor ki, senin de çekilecek kanın
Çıkarma hatırından! Senin de solacak yüzün, güneş gibi soğuyacak tenin
Ey yolcu!
İşin çok, yolun uzun, bitmiyor, yetişmiyor, yetmiyor zaman
Ne sanır ki insan? Hiç nefes almadan koşsa biter mi yolu?
Hiç batmasa güneş, tükenir mi işi?
Hükmeden olsa âleme, doyar mı gözü?
Ey yokuş aşağı koşan!
Ey gölgesi boyunu aşan
Biraz dur! Biraz nefes. Biraz düşün
Ne yapıyor, nereye gidiyorsun?
Ayak bastığın toprağa bir bak
Kimler vardı senden önce?
Kim hatırlıyor, kim anıyor? Neredeler?
Gidenin dolmadı mı yeri?
Bozuldu mu dünyanın düzeni?
Ah insan, kendini ağır taş sanan
Adım adım arşınlasan, elekten geçirsen dünyayı
Alsan elinin değdiği, gözünün kestiği her yeri
Katsan geceni güne gününü gecene
Ne varsa murad ettiğin serilse önüne...
En nihayetinde, ayağının altındaki örtecek seni !
Ezip geçtiğin çimen, üstünde boy verir belki ...
Ey akıl sahibi!
Dalından düşen yaprak değilsin, savrulma
Gitmek için gelmiştin. Emanetsin buralarda, unutma!
Belini büktüysen, taşıyabileceğin yükü sırtlan.
Öyle mülk edin ki, sızsın topraktan, sokulsun yanına ...
Eyy kul !
Şaşar kulun aklı, dalıp gider, düş görür akşam eder
Gün, nimet diye verildi, bilmez de yazık eder.
Unutur şükrü, unutur ölümü, unutur günün bölündüğünü.
Yaralanır; fıtratla dünya arasında kalan gönlü...
Ve bir ses ,şifa gibi
Gökten düşen rahmet gibi siler toza toprağa bulanan sineyi
" Allah u ekber, Allah u ekber" !
Gel huzura, gel salaha gel felaha, derman burada...
Vel' asr !
Vaktin sahibi yemin diyor
İnsan ziyandadır diyor.
Ve sonra müjdeliyor
Ancak Salih amel işleyenler müstesna
Ey insan!
Gece ile gündüz arasında oyalanıp duran
Selin ününde saman çöpü gibi kaybolan
Gözü açık uyuyan
Müjdenin gölgesine koşman içindir üzerine yağdırılan selam
Diyor ki, kapılar açık. Gel seni sana bırakmayana.
Merhamet ediyor, nefesinin sahibi
Davet ediyor, huzuruna bekliyor, seni evet seni muhatap alıyor gel diyor
bastığın yerin de, baktığın göğün de sahibi.
Gel, Rabb'ini an diyor
Terk edeceğin ne varsa, seni terk edecek ne varsa at eşiğinden
Melik olan O. O'nun mülkünün üstünde zerresin, istemezse yiyemezsin
O daveti duyduysan, ümit kesilmemiş kullardansın
Hamd et, bırak kendini o kapıya
Var ki o ilahi huzura kalbin kararmasın.
Bir mezar taşından ibaret dünyaya bağlanmasın...
Ömrün solmadan, son deme göz kırpmadan...
Vakit ikindi
Asr vakti
Vaktin mübarek olsun, ey kulluğunu bilen müjdeye koşan ...
Vakit ikindi sararmakta gün zaman tüllenir çöker bir hüzün
Minarelerden davet gelince huzur bulurum Allah deyince
Gözler nemlidir yürek nazenin vakit ikindi vakti secdeyi

AKŞAM NAMAZI
Topluyor güneş eteklerini
Esmer bir bakış takılıyor telaşlı adımlara
Sürmeleniyor göğün gözleri
Ağar ağar kapanmaya hazırlanıyor kirpikleri
Vakit akşam
Koptu günün kıyameti, söndü güneşi
Yalancı kandiller bir bir yanacak şimdi
Nasıl geçti gün? Farkına vardı mı insan, zaman nasıl kaydı avuçlarından?
El değmez, fayda vermez, geri gelmez bir düş olmadı mı az evveli?
Ey insan
Gün gibi bitecek ömrün
Güneşin ışığı gibi çekilecek nefesin
Bir günden ibaretsin aslında
Bitecek telaşın
Doğmuştun gün gibi öleceksin gün gibi
Solacaksın güneş gibi
Vakit akşam.
Kalbin, en titrek olduğu zaman...
Kulun, hiçliğini zerresinde hissettiği an
Bakıp batan güneşe, ben var mıyım? Diye eridiği an
Yol neresi?
Sığınacak liman, koşacak menzil aradığı an
İçini saran hüzünle Rabb'ini yöneldiği,
Kalbimin gizlisini de aşikârını da bilen!
Ben kulunum şaşarım, sen settarsın diye boyun büktüğü an
Ey dünyayı sırtlanacağını sanan
Duyuyor musun?
Allahu ekber Allahu ekber
Segâh makamı acele et diyor.
Batmayacak, bitmeyecek, ölmeyecek olan "gel" diyor.
Ölümsüzlüğü tatmak düşer ezeli ve ebedi olanı zikreden kalbe
Güvenme gençliğine, güvenme kudretine
Bak gör ki, senin de kıyametin bir akşam vakti tez olur diyor
Ey insan !
Gündüzü de senin için yarattı geceyi de
Dünya nimetini de, şükür, tövbe fırsatını da
Hani koca alemi aydınlatıyordu göğün büyük kandili
Cılız bir mum ışığı gibi sönmedi mi?
Duy ki, bunca yok olacak arasında, var edenin daveti dağıtıyor korkuyu, kederi
Eşhedü en lâ ilâhe illâllah
Ey Rabb'ini bilen kul! Korkma! sana yok olmak yok diyor.
Burası dünya. Güneş bir batar bir daha doğmayı verir
Şaşmayasın kıbleni, gideceğin yeri hatırda tut diyor
Gel! Secde, temizlemek için alınları öpüyor
Karanlık, güneşini kaybedene düşer
Sönmez nurun ışığı, minarelerden harlanıyor
Kulun kalbine düşüyor
Vakit akşam
Ey tökezleyip düşen ve kalkan
Dünyanın tozuna kirine dokunan
Irmak, önünden akıp gidiyor
Dalıp içine yıkanmana kim mani oluyor?
Vakit akşam! Vaktin mübarek olsun ey güneşi kalbinde taşıyan!
Vakit akşamdır titriyor zaman gök kubbe sönmüş aman el aman
Ey garip yolcu ey garip insan Rabbin huzura seni çağırıyor
Ey garip yolcu ey garip insan Rabbin namaza seni çağırıyor

YATSI NAMAZI
Dürüldü göğün ışığı
Sokuldu karanlığın koynuna
Güneş çekti örtüyü üstüne
Kalmadı hükmü, büründü toprağın rengine Vakit yatsı
Ayak sesleri silik sokaklarda
Bitti gün, bitti telaş
Adım adım geceye yaslanıyor zaman
Çekiliyor her can kendi kabuğuna
Ey insan!
Bölünmüştü gün, Son dilim diyor an!
Önce, minarelerin ışıkları asılıyor karanlığa
Sonra günün, belki ömrün son ezanı
Merhamet barındırıyor makamı.
Vakit yatsı
Sessizlik ve huzur yayılıyor önce ve sonra ebedi huzura davet
Şefkatle emaneti teslim ediyor bülbüller
Ğafur olan O, Veli olan O bırakmıyor aciz kulunu
Ve bir kez daha, gel salaha, gel felaha diyor
Gel besmeleyle büyü
Gel secdelerde yüksel
Gel eğildikçe rükûlarda yücel
Eşhedüenla ilahe illallah
Gel, bu kapının kölesi, boyunduruğa girmez, hürdür diyor
Ey ruhuna üflenmiş olan!
Ey nefesi emanet kılınan!
Gece nasıl örttüyse üstünü, toprak da örtecek,
Kalacaksın dokuz tahta altında kimsesiz, çaresiz karanlıklarda
Bir düş olacak dokunduğun, soluduğun, sevdiğin...
Anımsatınca gördüğün mezar taşı, duyduğun salâ
Kapatıyorsun gözlerini, kulaklarını
Korkuyorsun, ürküyorsun
Ne varsa oyalandığın daha sıkı sarılıyor, kendinden kaçıyorsun
Ama merhamet ediyor seni Halk eden
Gel, kabrini kandille donat secdelerde diyor
Ey ölümlü can!
Görüp de anlamaz, hayran olmaz mısın kudrete?
Önce karaya boyar, sonra ayı asar, yıldızlarla süsler göğü
Ayın şavkı vururken yüzüne zikrullah düşme mi kalbine?
Düşmez mi aciz aklına ölüm, gidiş... Ve kulluğun? Ve boşluğun, yanılmışlığın...?
Şaşıracaksın. Anlamayacaksın annenin koynundan, toprağın koynuna ne zaman, nasıl geçtiğini
Kaldır başını bak
Ya bu karanlık kalkmazsa üstünden, hazır mısın?
Belki güneş doğacak ama ya sen, altında olacak mısın?
İşte gece. Bilmezsin, Üstüne çektiğin yorgan mı, toprak mı?
Kabre sokulur gibi döşeğine, döşeğine sokulur gibi kabre sokulacaksın...
Vakit yatsı
İhlaslarla, Fatihalarla çalınacak kapı
Ve diz kırılacak; dinlensin, duysun diye kalbini, hesap yapsın ince ince, aklamak için vicdanını ter düksün diye beşer, yaratılmış gecenin sofrasına
Yol uzun, çetin zifirde şafağı beklemek
Karanlığın göğsünden emerek sabah etmek
Ey kul etme kendine ziyan
Yalnızlığa dayayacaksın başını
Kabrin provası uyku diye gömüldüğün, yarı ölüm
Vakit yatsı
Belki son davet belki son varış
Mahkeme-i Kübra'ya uyanmak için belki bu son yatış
Vakit yatsı
Vaktin hayr olsun
Ey her uykuyu ölüm bilen can
Gel tekbirlerle gel secdelerle gel gel tekbirlerle gel secdelerle
Gel zikrullahla gel huzur burda gel zikrullahla gel huzur burda
Vakit yatsıdır son davet vakit yatsıdır bitti gün

ALLAH Razı Olsun Ellerinize ve  Emeklerinize Sağlık çok Teşekkür ederim

TinyPortal 2.2.2 © 2005-2022